BIR GUN HERKES 15 DAKIKALIGINA BURAYA MOTTO YAZACAK /JUNE 2010

"fenomensin lan sen!"

14 Şubat 2010 Pazar

"sensitiv miitbol"

[evet kitchen'da misafir ağırlamaya başladım ve ilk olarak da jewel adlı süpersonik badimden süpersonik bir yemek post'u an itibariyle yayında! kendisi teveccüh etti, ne kadar teşekkür etsem az.. lafı uzatmadan "jewel'i mutfakta yakaladık" magazinliğiyle bitirmek istiyorum, buyrun :p)

En güzel yemekler tabii ki soul kitchen’da pişer!

Ecnebiler için free olan friday bizim için değilse bile, -hafta sonu çalışılmayacaksa- hepimiz için Cuma günü sevilesi olduğu kadar da beklenen gündür. Ben de Cuma gününden türlü çeşit planlar yapıp Cumartesi - Pazar hiçbirine uymaz, yayılıp yatmayı, pencerenin ardındaki mevsim normallerinin dışladığı havaya tercih ederim hep. Ama evde olunca mutfaktan kaçılmıyor. Serde aşçılık da var az biraz (peeh! Yan bahçem). Hal böyleyken gel de girme mutfağa, gel de en alakasız zamanlarda evdeki malzemelerle en muhteşem ne yapılabiliri düşünme, gel de o hafta sonu “bi şey pişirip tattırmazsa ölecek hastalığı”n nüksetmesin…


Nitekim bu haftasonu da öyle oldu. Saat 12:00’da gittiğim Annane ziyaretinden saat 18:30 civarı dönüp, kolları sıvadıktan sonra: “ bir Karadenizli içli köfteyi nasıl yapar?” konulu tezimi icra etmeye koyuldum. Kıymalı içi hazırlayıp dondurucuda bekletirken; bulguru , irmiği ve unu sıcak suyla has Adanalı dostum pusarık’ın tüyoları ve zihnimde canlanan sesi ile yoğururuyordum. Gözümde büyüyen hamurumsu şeyi kapatırken annemin de bana yardım etmekten imtina edeceğini hiç düşünmemiştim. Fakat anne yüreğiydi, dayanamayacaktı. Kezlerce eklenen suya bana mısın demeyen un, bulgur, irmik ve salça dörtlüsünü zar zor toparladıktan sonra; kıyma, 1 kase su (hamuru kapanması için ikna ederken kullanacaktım) ve donmuş kıymayı bir tepsiye alıp salona geçtim. Başladım şekillendirmeye. Pusarık’ın tavsiyelerini göz önünde tutarak elimde çeviriyordum çevirmesine, lâkin bir türlü onun dediği gibi yapamıyor, yeni yeni stiller geliştirerek kapatmaya çalışıyordum. Abimle ablam “n’oolacak bu memleketin halları” temalı hararetlere girmiş, annemse beni izlerken, yılların içli köfte yapıcısıymışçasına: “onu elinde yuvarlayacaksın, öyle kapanmaz o” diyordu. Neden sonra (oh be bu kalıbın da yeri geldi, ahir ömrümde nihayet kullanabilme şerefine nail oldum) kalkıp bana yardım etmek aklına geliverdi. Fakat benden de sabırsız olacak ki anacığım : “iyi ki ben Adanalı filan değilim, bu çekilir şey mi, ne bu yaa?” diyordu, elinde yuvarlayıp şekle sokamadığı hamurları benimkinden farklı olarak top top yaparken. Zaten beşincide de pes etti. Ama ben yılmadım. Başladığım işi bitirmemekle bilinen ben, mevzu yemeğe gelince, dişimi sıkıyor, gözümü karartıyor (ne alakaysa) ve mangalda kül bırakmıyor(yok ya, bu da olmadı) …. Bi şekilde neticelendiriyordum. Cebren ve hile ile kapattığım içli köfteleri kaynayan suya attım, bir kısmını da kızartarak deneyeceğim için saklama kabına koyup kaldırdım. Haşladıklarımın içinden üç tane alıp bir servis tabağına koyarak, üzerine salça, tuz, baharat, şeker, sarımsak ve sıvıyağdan müteşekkil sosumdan ekleyip derhal tekrar salona geçtim ve meraklı damaklara tattırdım. Hepsi beğendi, uyuz abim kızartılmasından yana olduğunu söyledi. Ben de denedim, sonuçtan çok memnun kaldım. Bir Karadenizli içli köfteyi nasıl yaparmış detaylı ve fotoğraflı olarak sunuyorum şimdi. Ne sihirdir ne keramet, soul kitchen’da marifet!

Sevgili badim, cancişim, karşim okannito’nun teşviki ve dahi nazik davetiyle misafir olduğum bu kitchen, görüp görebileceğim en şahane mutfak olarak zihnime iri puntolarla, yaldızlı ve tezhipli bir şekilde işlenmiş bulunmakta bundan gayrı. Bana bu enfes mutfakta çalışma olanağı verdiği için okannitocuğuma sonsuz teşekkürlerimi sunarım efenim. Afiyet olsun.

7 yorum:

pusarık dedi ki...

ortaya karışık köfteeee :)))

ya ortadakiler bizim burda yaptığımız gibi(sanırım onlar annenin yuvarlakları oluyor) ama o sivriler antep usulü onları haşlanmış görmek de varmış nasipte (kızartması yapılıyor onun, bi de hamuruna haşlanmış patates ekleniyor :))

ellerine sağlık şekil şemal güzel de pişirim konusunda kültürel senteze gitmişin gibi geldi bana :P

ama bak köfte kapatmak da harbi zor iş özellikle şöyle bir günde yiyecek şahıs sevgili kişisi falan da değilse daha da zor gelir insana (veriyorum gazı nereye gidecekse bakalım :))

dayak yemeden ve tabi o çok bir şey biliyormuş havalarımı da alıp kaçıyorum cancağızım, afiyet olsun ailecek ;)

altın olan her şey parlamaz dedi ki...

hem ağzımın suyu aktı, hem de gülümsedim okurken. bi yemek yazısı bu kadar güzel yazılır yahu.

ahhhh! ha ben de orda olaydım, ağzımı açaydım, dutaydım ellerimlen, yiyeydim, bi da yap civıl diyeydim, eline sağlık diyeydim.

jewel dedi ki...

öldürdünüz gülmekten beni, Allah iyiliğinizi versin. :))
pusarığım; bi an önce kapansın da nasıl kapanırsa kapansın diye çırpındım valla. zaten hiç nette gördüklerim gibi olmadı şekli şemali. ama tadı iyi gibiydi. orijinalini bilmediğimden beğendim ben :)
altın hanımcım: sana da yapıveecem inşalla elceezlerimnen de yiyivecez beraber. :p

UykusuZ dedi ki...

allahh diyorummmm, istiyorum diyorum!

dereotundannefretederim dedi ki...

Kofte 2 olduu :)

jewel dedi ki...

mesaj alınmıştır :)

mor dedi ki...

vaay,bu post tadindan yenmiyor,ay aman okunmuyor. :P