BIR GUN HERKES 15 DAKIKALIGINA BURAYA MOTTO YAZACAK /JUNE 2010

"fenomensin lan sen!"

16 Şubat 2010 Salı

en kötü filmimiz böyle olsun


[bunu da ben yazdım ne var yani copypaste'lediysem buraya:)]



"how happy is the blameless vestal's lot!
the world forgetting, by the world forgot.
eternal sunshine of the spotless mind!
each pray'r accepted, and each wish resign'd."

alexander pope'un 'eloisa to abelard' adlı şiirinde geçen bir cümle, eternal sunshine of the spotless mind! aslında filmin senaryo yazarı Charlie Kaufman'ın önceki senaryolarından birine de (being john malkovich) konu olmuş bir şiir. Kaufman neden bu kadar takıldı bilemiyorum ama bence aynı şiirden bir kaç film daha çıkarsa hiç fena olmaz.
evet.
bir aşk filmi 'eternal sunshine of the spotless mind'.. ancak bilinen aşk filmlerinin bir hayli dışında. biten her aşkın sonunda dillendirilen bir fikirden, 'O'nu unutmanın akla gelen ilk çözümünden yola çıkıyor film 'eski sevgiliyi ve tüm hatıralarını beyninden sildirmek'. peki bu kadar marjinal, bu kadar gerçek dışı bir fikir nasıl olur da aşk filmleri arasında ,gerek eleştirmenler gerekse izleyenlerce bambaşka bir yere sahip olur. işte tam da burada charlie kaufman'ın kaleminin ve michel gondry'nin düşsel görselliğinin başarısı kendini gösteriyor.

"neden bana ilgi gösteren her kadına aşık oluyorum". bunlar filmin kahramanlarından sakin, utangaç joel barish'in sözleri. kendisinin aksine yaşama sevinci ile dolu çılgın clementine kruczynski ile tanışmasıyla başlıyor her şey ve sinema tarihinde artık bir kült haline gelmiş hikaye müthiş görselliğiyle sevdiriyor kendini. filmde clementine isminin seçimi de bir 80'ler efsanesi olan çizgi film clementine'da da geçen,kaybedilen ve özlenen sevgiliye adanan şarkıdan sçilmiştir: "oh my darling clementine,you're lost and gone forever"... ilk görüşmeleri, görüştükleri yer, sevmeleri, sevişmeleri, kıskançlıkları, kavgaları, inanmadan birbirlerine söyledikleri, ayrılıkları ve nihayet birbirlerini hafızalarından sildirmeleri (ya da sildirme çabaları..)

"don't forget, with lacuna, you can forget!" filmin konusu kadar absürd bir şirket: lacuna inc. hafızanızdan o muhteşem aşkınıza dair ne varsa siliyor. inanılması güç! aslında baştan oldukça profesyonel ve başarılı bir şirket gibi dursa da "aşk nelere kadir" yine galip geliyor filmde. kendisini hafızasından sildiren clementine'ı aynı yolla unutmak isteyen joel'in işlem sırasında, makinalara bağlıyken bundan vazgeçmesine (tam da gondry'nin döktürdüğü dakikalar) şahit olmak, filmin büyülüyeci atmosferini solumak, neden bu kadar iyi bir film sorusuna cevabını da şüphelere yer bırakmadan veriyor.

daha ilk buluşmalarında filmin afişinde de beraberce uzandıkları görülen buzla kaplı gölün üzerindeki çatlaklar ilişkilerinin de benzer çatlaklara gebe olacağına dair bize ipuçları verir gibidir. onca kavgadan, ayrılıktan sonra kendisini hafızasından sildiren clementine'ın joel'a "do i know you" deyişi en çok yaralayan sözler olmuştur.

aşklarını, ayrılmak istemeyişlerini, anlatan sahnede ise ;
joel-wait waitclementine- why!
joel- i dont know just wait
cle - ok!
.. sözler bitmiştir, çünkü birbirlerine söyleyemek istediklerini ifade edebilecek bir yol yok, bir kelime yoktur.

filmin en güzel sahnelerinin geçtiği yer ise new york long island'daki montauk kasabası. long island'ın en doğusunda yer aldığı için yılın ilk güneşinin görüldüğü yer de burası. işte joel'in, sonsuz günışığı clementine'ın hayatından çıkmaması için, hafızasından sildirme işlemi sırasında uyanmaya çalıştığı sahnede, clementine'ın joel'in kulağına "meet me montauk" diyerek fısıldaması da kaufman'ın müthiş ironisine bir örnek (müthiş ironi felan diyorum, sinema yazarı gibi hissettim, irite oldum lan)

ne kadar yazarsam yazayım filmi ne kadar sevdiğimi ve ya onun nasıl, ne kadar iyi bir film olduğunu anlatamam biliyorum. sözlerimi bitirirken de sıradaki şarkıyı tüm joel ve clementine hayranlarına armağan ediyorum, beck'ten geliyor :P

"i need your loving like the sunshine
and everybody's got to learn sometime"

öptm kib bye
lekesiz zihinlere sonsuz günışığı dileyen okanitto

6 yorum:

Adsız dedi ki...

haci parcayi koymamissin ama ole daha carpici oluyo

dereotundannefretederim dedi ki...

eksikleri isteyen gelir burda doldurur :)
hodri meydan arena
uğur dündar

altın olan her şey parlamaz dedi ki...

clementine ismiyle ilgili bi durum daha var. clementine fransızca bi mandaline çeşidiymiş, sanırım bizim kirmantin dediğimiz. bi de joel tenciriyn diyo ya clementine'ne. orda da bi hoşluk var yani.
(her ne kadar kopi pesyt olmasa da ben de yazmıştım bunu blogumda:)

dereotundannefretederim dedi ki...

Bisey daha ogrendim filmle ilgili. Guzel bir ayrinti. Kaufman cok saglam yazmis.

nil dedi ki...

filmin ismi enfes ve filme katkısı büyük benc., bir şiirden alındığını öğrendiğimde hiç şaşırmamıştım, şairane çünkü. filme ilişkin altını çizdiğin yerler güzel olmuş, teşekkürler (:

dereotundannefretederim dedi ki...

Nil
Isminde hikayesi olan her seye bayilirim. Bunu da ayrica yazmak istiyodum zaten. Konuyla ilgili bir iki bo$ cumle kurarim bi ara.

Ayrica ben tesekkur ederim. Daha cok gel :)